Ekrem İmamoğlu’nun Örgütünün Gizli 4 Kasası mı Var? Gündem Yaratan İddialar
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) son yıllarda yapılan ihaleler ve personel atamaları, kamuoyunda tartışmalara neden olmaya devam ediyor. Son olarak ortaya atılan bir iddia, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakın çevresinden bazı kişilerin kısa sürede büyük servetler elde ettiğini öne sürüyor.
İddialara göre, İmamoğlu’nun yönetim kadrosunda yer alan veya ona yakın ilişkiler kuran dört farklı ismin, belediye ihalelerinden önemli kazançlar sağladığı ve servetlerini katladığı belirtiliyor. Bu kişiler arasında geçmişte kameramanlık, sıvacılık ve küçük çaplı ticaretle uğraşan isimlerin bulunduğu ifade ediliyor.
Kameraman “İhale Kralı” Oldu: Milyonluk İşler Sadece Ona Mı?
İddiaların merkezinde yer alan isimlerden biri, İmamoğlu'nun geçmişte medya çalışmalarında yanında bulunan bir eski kameraman. Bu kişinin, İBB’ye bağlı iştiraklerden aldığı toplam ihale tutarının 300 milyon TL’yi geçtiği ileri sürülüyor.
İhale kayıtlarında adı geçen şirketin, aşağıdaki kalemlerde belediyeyle anlaşmalar yaptığı belirtiliyor:
• Tanıtım ve medya hizmetleri
• Açık hava reklamcılığı
• Organizasyon ve etkinlik planlaması
• Sosyal medya içerik üretimi
İddialar, bu sözleşmelerin kamu ihale kanununa aykırı olarak doğrudan temin yöntemiyle veya rekabetin sınırlı olduğu şekilde yapıldığını savunuyor.
Sıvacıdan Milyardere: 4 Yılda Şirket İmparatorluğu Kurdu
İkinci dikkat çeken isim ise geçmişte inşaat sektöründe sıvacı olarak çalışan, ancak son 4 yılda büyük çaplı altyapı ve yol yapım ihalelerini alan bir müteahhit. İddialara göre bu kişi, İBB’nin birçok büyük projesinde ana yüklenici olarak yer aldı ve toplamda 1 milyar TL’ye yakın iş hacmine ulaştı.
Servetini hızla büyüten bu kişinin aynı zamanda gayrimenkul, temizlik ve güvenlik gibi farklı sektörlerde de şirketler kurduğu ve kısa sürede İstanbul’un önemli iş insanlarından biri haline geldiği öne sürülüyor.
“4 Gizli Kasa” İddiası Ne Anlama Geliyor?
Söz konusu iddialar, siyasi kulislerde “İBB’nin gizli kasaları” olarak nitelendirilen dört ismin benzer yollarla zenginleştirildiği yönünde yorumlanıyor. İsimler kamuoyuna açıkça sunulmazken, iddialar bazı gazeteciler ve siyasi figürler tarafından sosyal medya üzerinden gündeme taşındı.
İddiaların ortak noktaları:
• Belediye kaynaklarının belli kişilere aktarıldığı öne sürülüyor
• Bu kişilerin geçmişte kamu tecrübesi olmayan isimler olması dikkat çekiyor
• Şirketlerin aynı alanlarda sürekli ihalelere girmesi rekabeti sınırlıyor
• Bazı ihaleler, kamuoyuna açıklanmadan kapalı usulde yapılıyor
İBB Cephesinden İlk Açıklama: “Yalan, İftira ve Algı Operasyonu”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, iddialarla ilgili yaptığı yazılı açıklamada tüm suçlamaları reddetti. Açıklamada, “Belediyemiz tüm ihaleleri 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında, şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütmektedir. Bu tür haberler, yaklaşan seçim sürecinde yürütülen siyasi bir algı operasyonunun parçasıdır,” ifadelerine yer verildi.
İBB’nin açıklamasında ayrıca, iddiaların hedefinde olan bazı şirketlerin yıllardır kamu ihalelerine giren firmalar olduğu, herhangi bir ayrıcalıklı işlem yapılmadığı da vurgulandı.
Siyasi Tepkiler: İktidar ve Muhalefet Karşı Karşıya
İddialar, siyasi partiler arasında da gerilime yol açtı. AK Parti ve MHP temsilcileri konunun araştırılması gerektiğini belirterek Sayıştay’ı göreve çağırdı. CHP cephesinden ise söz konusu suçlamaların temelsiz olduğu ve yargı yerine medya yoluyla karalama yapıldığı savunuldu.
AK Parti İstanbul İl Başkanı'nın açıklamasından öne çıkanlar:
• “İBB kaynakları birtakım grupların çıkarına tahsis ediliyor.”
• “Bu kişilerin arkasında kim var, kamuoyu öğrenmek istiyor.”
• “Denetim ve hesap verme çağrısı karşılıksız bırakılmamalı.”
CHP İstanbul İl Örgütü ise bu söylemlere “siyasi operasyon” yanıtını vererek hukuki yollarla mücadele edeceklerini açıkladı.
Uzman Görüşü: Şeffaflık ve Denetim Talebi Güçleniyor
Kamu İhale Hukuku uzmanı Prof. Dr. Ertan Ersoy, benzer iddiaların yerel yönetimlerde zaman zaman gündeme geldiğini belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kamu kaynaklarının şeffaflık içinde harcanması, demokrasinin temel şartıdır. Belediyeler, ihalelerde rekabeti artırmalı ve tüm süreçleri halka açık şekilde yönetmelidir. Aksi takdirde güven kaybı oluşur.”
Ersoy, tüm yerel yönetimlerin yılda en az bir kez bağımsız denetim raporu yayınlamasını önerdi.